İçeriğe geç →

Ormansızlaşma, Nursen Bilgin Kadayıfçıoğlu

Köyüm Pazarköy, Yenice Ormanlarının Mengen sınırları içinde kalıyor. Filyos nehri ile birleşen Koca Çay (Mengen Çayı) vadi boyunca uzanmaktadır. Köydeki genç nüfusun çoğu 1960’lardan itibaren büyük şehirlere aşçılık yapmak üzere göç etmiştir, kalanlar ormancılık ve hayvancılık ile geçimlerini sağlamaktadır. Ancak son yıllarda ağaç kesiminin artması bu göçü tersine çevirmiştir. Köye çalışmak için mevsimlik işçiler gelirken, büyük şehre gidenler de ormanda çalışmak için sezonluk dönüşlere başlamıştır.

 

Ormansızlaşma, Nursen Bilgin Kadayıfçıoğlu

 

Karabük ve Bolu illerinin sınırları içinde bulunan Yenice ormanları ülkemizin en büyük blok orman alanıdır. Bu alanın da içinde bulunduğu Karadeniz Bölgesi ormanları yüksek rakımlı, sarp ve ulaşılması zor doğal bir dokudur. Bu nedenle uzun süre bozulmadan kalabilmişlerdir.

Ancak 2018’den itibaren tüm ülkedeki orman alanlarında hızla artan ağaç kesimi, yeni açılan ya da genişletilen yollar, maden aramaları, enerji santralleri ve turizm faaliyetleri tahribatın büyümesine yol açtı. Ormanların doğal dokusu parçalandı, bio çeşitlilik tahrip oldu. Bu nedenle “orman bozulması*” ve “ormansızlaşma**” gibi iklim krizini büyüten, canlı yaşamını tehdit eden tehlikeler giderek büyümekte.

İÜ Cerrahpaşa Orman Fakültesi, Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim dalı Başkanı Prof. Dr. Doğanay Tolunay şöyle diyor: “Net sıfır karbon emisyon hedefinin yakalanması için ormanlara muhtacız. 2018 yılı ve sonrasında ormanlarda yapılan aşırı odun üretimi nedeniyle ormanlarımızın atmosferden aldığı yıllık CO2 miktarı 100 milyon tondan 84 milyon tona geriledi.”

Orman Genel Müdürlüğü verileri de Tolunay’ı destekliyor: Türkiye genelinde odun üretimindeki artışın (2005-2021) %130 olduğunu buna karşın, orman varlığının artması anlamına gelen yıllık cari artımın %31 olduğunu görüyoruz. (TOD, Türkiye Ormancılığı 2022, Türkiye’de Ormansızlaşma ve Orman Bozulması)

*ORMAN BOZULMASI, doğal ve antropojenik değişiklikler nedeniyle bir ormanın karbon depolama ve su düzenlemesi gibi ekosistem hizmetlerini yerine getirme yeteneğindeki azalma olarak tanımlanmaktadır. (WRI,2021)

**ORMANSIZLAŞMA, ormanların tarım, otlatma gibi nedenlerle ormandan başka bir arazi örtüsüne, ormandan plantasyona veya kentsel gelişim gibi kullanımlara geçici veya kalıcı olarak dönüştürülmesi olarak tanımlanmaktadır. (WRI,2021) WRİ: Dünya Kaynakları Enstitüsü (https://www.wri.org/ )

Bin metrenin üzerinde rakımı olan Hızar Deresi mevkiinde Adem ve Hamiyet Selman’ın oğulları tomruk çekmeye gidiyor. Kayın ve gürgen ağaçlarının yoğun olduğu Mengen Çayı’nın yukarı havzasını oluşturan Hızar Deresi mevkisi hidrolojik öneme sahip bir ekolojik orman bölgesidir. Bu bölgede yapılan kesimler ekolojik kayba yol açmaktadır. Odun üretiminin dışında tutulması gereken bu bölge sık bitki örtüsü sayesinde çok yağmur almaktadır. İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ünal Akkemik, Türkiye Ormancılığı: 2022 Türkiye’de Ormansızlaşma ve Orman Bozulması isimli TOD yayınında “Yüksek dağ ormanları, odun üretimindeki kazancı artırmak yerine doğal çevrenin korunmasında, tabii afetlere karşı mücadelede ve hidrolojik dönüşümün düzenlenmesinde hayati öneme sahiptir” diyor.

Çoşur mevkisinde yaklaşık on üç hektarlık tıraşlanmış orman alanında tek tip bir endüstriyel ağaçlandırma çalışması yapılıyor. Coşur mevkisi gürgen, diş budak, akçaağaç gibi yapraklı ağaçlara sahip zengin ekolojik çeşitliliği yüksek bir bölgedir. 2019 yılında yapılan tıraşlamada çalışan orman işçileri maden şirketinin demir cevheri aradığını, bulgular yüksek verimlilikte çıkmayınca aramadan vazgeçerek tıraşlanmış alanda tek tip endüstriyel ağaçlandırma çalışması yaparak karaçam diktiğini belirtiyor. Orman alanlarını tıraşlayarak yapılan endüstriyel ağaçlandırmalar, orman bozulmasını ve ormansızlaşmayı artırmaktadır. Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün Küresel Orman İnceleme Raporu’na (WRI,2022) göre Dünya’da 2001-2015 yılları arasında gerçekleşen ormansızlaşmanın 1,8 milyon hektarı lif yonga üretimi için kurulan endüstriyel ağaçlandırmalar nedeniyle meydana gelmiştir. https://www.wri.org/ “Binlerce yılda oluşmuş, yüzlerce farklı türü bir araya getiren orman ekosistemlerini yok ederek tek ağaç türüyle sadece odun üretmek için oluşturulan ağaçlık alanlar orman ekosistemi sayılmamakta ve bir ağaç tarlası olmaktan öteye gidememektedir.” TOD, Türkiye Ormancılığı 2022, Türkiye’de Ormansızlaşma ve Orman Bozulması

Pazarköylü kadınlar ormanın eteklerinde kızılcık topluyor. Ormanda mevsimine göre kaldırık, kantaron, kuşburnu, kızılcık ve mantar yetişmektedir. Yenice’ye yaklaştıkça ıhlamur ve kestane ağaçları bu dokuya eklenir. Ormanlık alanda yapılan tıraşlamalar, maden arama, yol açma ve genişletme faaliyetleri doğal dokunun parçası olan bu tür bitkileri yok etmektedir.

Pazarköy’de kadınlar ormandan topladıkları sarı kantaronları imece usulü ile saplarından ayırıp kantaron yağı yapmaya hazır hale getiriyor. Sarı Kantaronun doğal olarak yetişen doksan altı türü vardır, bunlardan kırk altısı endemiktir. Orman köylüsünün kantaron yağı üretimi bitkilerin gelişimine zarar vermezken endüstriyel üretim için büyük miktarda hasat edilmesi türün sürekliliği için tehlike yaratmaktadır. “Çiçekli otsu bitkilerin korunması, omurgasızlar ve bilhassa zar kanatlılarda zengin bir tür çeşitliliği sağlayabilmenin de esas kuralıdır. Keza memeli ve kuşlar için de özellikle yaşlı meşcerelere bitişik alanlarda otsu ve çiçekli bitkilerin bulunması, tür zenginliği için şarttır.”  İ.Ü Orman Fakültesi Dergisi. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/175198

Camiyanı karaçamının kesik gövdesinde Orman işçilerinin çanak anteni duruyor. Hemen yanındaki kayın ağacı kesilirken zarar gördüğü için kesilmiş gibi bir izlenim yaratılmış. Camiyanı karaçamı Yenice ormanlarında yetişen bir “yetişme muhiti ırkıdır” (ekotip). Öz odunu çok dayanıklı ve gövdesi geniş çaplı olduğu için eskiden yöredeki evlerin yapımında kullanılırmış. Endüstrinin bu nadide çamı keşfetmesinin ardından sayıları hızla azalmış.

Yaylacık Araştırma Ormanı’ndaki kayınların arasında bir camiyanı karaçamı yükseliyor. Bu ağaç Yenice ormanlarında lokal olarak yetişen bir ekotiptir. Varlığı tehlikeye düşen bu kıymetli gen kaynağının bulunduğu bölge “gen ormanı” olarak korumaya alınmıştır. Bu türün devamlılığının sağlanması orman fakültelerinde tezlere konu olmaktadır. (https://www.researchgate.net/publication/275462449_Camiyani_Karacami'nda_Pinus_nigra_Arnold_subsp_pallasiana_Ortet_Yasinin_Asi_Basarisi_Uzerindeki_Etkisi_ve_Asi_Teknigi_Uzerine_Arastirmalar)

Geyik Gölü mevkisindeki 1500-1600 metre rakıma sahip köknar ormanında Pazarköy Orman Kooperatifinin bir üyesi damgalı, işaretli bir köknar ağacını kesiyor. Soğuk ve yağışlı havaları seven köknar çamlarını kırk elli yıl önce 1000 metre rakımdan itibaren görmek mümkünken küresel ısıtma nedeniyle artık 1400 metreden daha yükseklerde görülmektedir. Bu durum “tür göçü” olarak açıklanmaktadır.

Ormanlık alanda ormancılık dışı faaliyetler için tahsis edilmiş bir taş ocağında iş makinesi mıcır yapıyor. Mengen ormanları içindeki biri aktif olmayan üç taş ve kum ocağı bulunmaktadır. Ülke ekonomisinin lokomotifi olan inşaat sektörünün maliyetlerini düşürmek için ormanlık alanlar da dahil olmak üzere çok sayıda taş ocağı ruhsat almaktadır. Her yıl yangınlar nedeniyle kaybedilen orman alanlarının dört katından fazlası maden, enerji, turizm, ulaşım gibi ormancılık dışı amaçlarla yapılan orman tahsisleri nedeniyle kaybedilmektedir. Beş ormancılık uzmanı akademisyenin 2019 yılında yayınladığı “ormanın çağrısı” bildirisinde bu tesislerin ekosistem bütünlüğünü bozduğunu ve orman parçalanmasına yol açtığını belirtmişlerdir. Bu yolla yok edilen ormanların miktarı 2020 yılı itibariyle 748.000 hektara ulaşmıştır. https://www.ormancilardernegi.org/Documents/c30ecb50-46f6-4c6e-b3a1-bf9ece098466.pdf  2023 yılına gelindiğinde bu miktarın 811.000 hektara ulaştığını görmekteyiz. (TOD Cumhuriyetimizin 100. Yılı etkinliği “Yangından Beteri de Var: Ormanların Ormancılık Dışı Kullanımlara Tahsisi” Paneli Bilgi Notu. 24 Ekim 2023)

Gökçesu beldesinde orman alanındaki kömür madeni çalışmaya devam ediyor. Ülkenin en eski linyit kömürü havzalarından biri olan Mengen’de dört aktif linyit ocağı bulunmaktadır.  Türkiye dahil bütün üye ülkelerin üzerinde anlaştığı IPCC raporuna göre küresel ısınmanın 1.5 dereceyle sınırlı kalması için fosil yakıt üretiminin hemen ve tamamen durdurulması gerekmektedir. https://www.wwf.org.tr/?8100/yeni-ipcc-raporu-kuresel-isinmayi-birbucuk-derecede-tutmak-icin-acilen-harekete-gecilmeli Ekosfer Derneği 2021 raporuna göre: Türkiye’nin elektrik üretiminde iklim krizine neden olan fosil yakıtların payı 2021’de arttı ve %64’ü geçti.  Kömüre dayalı elektrik üretimde ise ithal kömürle çalışan santralların payı düşerken, yerli linyit kömürüyle çalışan santralların üretimi arttı. https://ekosfer.org/elektrik-uretiminde-fosil-yakitlarin-payi-artti/#:~:text=T%C3%BCrkiye'nin%20elektrik%20%C3%BCretiminde%20iklim,pay%C4%B1n%C4%B1%20ise%20ayn%C4%B1%20oranda%20art%C4%B1rd%C4%B1.

Yenice Ihlamur Teras Sosyal Tesisleri’nde orman içindeki doğal bitki örtüsünün yerine beton parke yollar ve otopark bulunuyor. Anayasa’nın 169. Maddesindeki “Devlet ormanları devlet tarafından yönetilir ve işletilir” açık hükmüne rağmen, bu alanlar kâr amacı güden kişi ve kuruluşlara ya da belediyelere tahsis edilmektedir. OGM verilerine göre 2000 yılında 236 olan orman içi mesire yeri sayısı 2020 de 1589’a çıkmıştır. Bu durum “orman parçalanması”nı giderek büyüyen bir sorun haline getirmektedir. Orman parçalanması habitatın değişmesini, orman alanı ve bağlantı kaybını, biyoçeşitlilik kayıplarını, insan arazi kullanımlarına maruz kalmayı beraberinde getiren bir sorundur. https://www.ormancilardernegi.org/Documents/c30ecb50-46f6-4c6e-b3a1-bf9ece098466.pdf

Köprübaşı Baraj gölü ormandan tahsis edilmiş 5,27 kilometrekarelik bir alanda bulunuyor. Barajların iklim değişikliği üzerindeki en önemli etkilerinden biri sebep oldukları sera gazı üretimidir. Baraj gölünün altında kalan bitki örtüsünün çürümesi ve buna ilaveten suyun çözünmüş oksijen bakımından fakir olması atmosfere karbondioksit yerine metan gazı salma riskini büyütmektedir. https://eskiantalya.imo.org.tr/resimler/ekutuphane/pdf/16784_26_02.pdf Barajların İklim Değişikliği Üzerindeki Etkisi bölümü.

Kayabükü’ndeki HES enerji tribünleri doğal bitki örtüsünden arındırılarak teraslanmış yamaca kurulu. Mevcut planlara göre 2023 yılına kadar Türkiye’nin nehirleri ve akarsuları üzerinde yaklaşık 4000 baraj, derivasyon ve HES kurulması planlanmaktadır. Bu durum biyolojik çeşitliliğe yönelik en büyük tehlikelerden biri olarak değerlendirilmektedir. https://www.ormancilardernegi.org/Documents/c30ecb50-46f6-4c6e-b3a1-bf9ece098466.pdf

Kayabükü Hidroelektrik santraline su taşıyan kanal, Bolu çayına paralel akıyor. Çevrede yaşayanlar çaydaki kırmızı benekli alabalık soyunun tükenmeye yüz tuttuğunu söylemektedir. Akarsu yatağının doğal yapısının bozulması ve debisinin azalması sucul ekosistemlerin bütünlüğünün bozulması anlamına gelmektedir. Suyun akış hızının azalması suyun havalanmasını ve sudaki oksijen miktarını azaltır. Oksijen konsantrasyonunun düşüklüğü toplu balık ölümlerine neden olabilmektedir. https://wwftr.awsassets.panda.org/downloads/10_soruda_hidroelektrik_santraller_web.pdf

Mengen çayının getirdiği plastik atıklar kıyıda yığılıyor. Köylüler hayvanlarının, içinde yiyecek olan poşetleri yiyerek öldüğünü ya da ameliyatlık olduğunu söylemektedir. Yapılan araştırmalar plastik atıkların her yıl yaklaşık 100 bin deniz memelisi ve milyonlarca kuş ve balığın hayatını kaybetmesine yol açtığını gösteriyor. https://www.turmepa.org.tr/getmedia/18c6b230-acd3-49c8-b1f4-0547794f83d2/DT-42.pdf?ext=.pdf

Mengen’de 1972’de kurulan, orman ürünleri endüstrisinin devlerinden biri kapasitesini artırarak üretime devam ediyor. Civar köylerde yaşayanlar tesis kurulduğundan beri domates yetiştiremediklerini, çiçeklerin ürüne dönmeden yandığını belirtiyorlar. Türkiye’nin en büyüklerinden dünyanın da sayılı üreticilerinden olan grup “yeni başlayacağı Akrilik Levha Üretimi ile de Dünya’da söz sahibi olmayı hedeflemektedir.” https://www.gentas.com.tr/ “Türkiye’de 2017 yılından itibaren odun üretimindeki aşırı artışın nedeninin, ahşap esaslı levha sektörünün hammadde gereksiniminin daha ucuz şekilde karşılanması isteği (artan döviz fiyatları) olduğu iddia edilmektedir. Bu sektörler kapasitelerini, arz talep ilişkilerini ve ülke orman ekosistemine verecekleri zararları düşünmeden hızla artırmaktadırlar. (Erdoğan Atmış, 2020, Bartın Üniversitesi). https://www.ormancilardernegi.org/Documents/c30ecb50-46f6-4c6e-b3a1-bf9ece098466.pdf